Tematik Rehberler

HESAPLI SEYAHAT

Cep yakmayan kentlerden, uygun fiyatlı ya da tek kuruş harcamayacağınız etkinlik önerilerini sizin için bir araya getirdik.

Budapeşte, Macaristan

Bir Avrupa başkenti olmasına karşın, yeme içmeden konaklamaya ve gezmeye, Budapeşte son derece uygun fiyatlı bir kent. Özellikle sırt çantasını alıp Avrupa turuna çıkan genç üniversitelilerin duraklarından olan Budapeşte’de lüks alternatifler de var; ancak Avrupa ortalamasına göre yine de daha az ödüyorsunuz. Hamamlarıyla ünlü Budapeşte’de, yüzyıl başı zarafetinden izler taşıyan Szechenyi Banyoları’nın tedavi amaçlı termal havuzlarından tüm gün yararlanmanın bedeli, sadece 16 Euro. Dünyanın en eskilerinden olan Budapeşte Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı’nda gezinebilir; etkileyici tarihi bir binayı mesken tutmuş Büyük Merkez Hali Nagycsarnok’tan paprika gibi yerel ürünler satın alıp yiyecek standlarında karnınızı doyurabilir; şehrin New York Kavehaz veya Gerbaud gibi asırlık kafe ve pastanelerinden birinde bir öğleden sonrayı kitap ve gazete okuyarak geçirebilirsiniz.

Bangkok, Tayland

Bangkok’ta hemen her şey İstanbul standartlarına göre gayet uygun fiyatlı, ancak fiyatların iyice cazip hale geldiği yerler de var. Bunlardan biri, Bangkok’un ünlü gece pazarı Ratchada. Cumartesi geceleri kurulan pazarda ikinci el jean’lerden scooter’lara, vintage fotoğraf makinelerinden otomobil parçalarına, eski plaklardan reklam afişlerine bin bir çeşit ilginç parça satışa çıkarılıyor. Pazar, Ractadaphisek MRT İstasyonu’nun hemen yanında. Bangkok’un muhteşem çiçek pazarı da görülmeye değer. Pak Klong Talaad’da o gün satılacak olan çiçekler Chao Phraya Nehri’nden teknelerle getiriliyor. Çiçeklerin yanı sıra pazarda bitkiler, sebze ve meyveler de var. Uzakdoğu’nun Venedik’i olarak anılan Bangkok’ta Chao Phraya Nehri üzerinde uygun fiyatlı kanal turlarına da çıkabilirsiniz. Thai masajının anavatanından masaj yaptırmadan dönmeyin. Samsen Soi’de bulunan Baan Sabai iyi bir alternatif. Tayland’daki bir uygun fiyatlı alternatif de sokaklardaki yeme-içme standları. Sağlık problemi yaşamamak için bu standların gülen tabak sticker’lı olanlarına  rağbet edin.

Siem Reap, Kamboçya

Siem Reap’ı artık sadece Angkor Wat tapınak kompleksine açılan kapı olarak düşünmemek gerek. Kent bundan çok daha fazlasını vaat ediyor. Modern sanat galerileri, yaratıcı şeflerin işlettiği restoranlar ve La Residence d’Angkor gibi samimi lüks butik oteller, burayı başlı başına bir turizm destinasyonu haline getirmiş durumda. Kentte ne yaparsanız yapın, ne kadar lüks konaklarsanız konaklayın çok fazla para ödemiyorsunuz; zira standartlar İstanbul gibi bir megapole göre son derece aşağıda. Angkor Wat’ı gezmenin de uygun fiyatlı bir yolu var. Kompleksin hemen girişinde satılan pas kartlar, tüm harabeleri gezmenize olanak veriyor. Zamanınız varsa yedi günlük paslardan alın.

Saraybosna, Borna Hersek

Savaşın yorgunluğunu üzerinden attıktan sonra yeniden eski büyüsüne kavuşan Saraybosna, Avrupa’nın en uygun fiyatlı seyahat destinasyonlarından. Şehirde samimi butik oteller de var, lüks tasarım otelleri de. Pansiyonlar, son derece popüler ve uygun fiyatlı bir konaklama seçeneği. Bir aile işletmesi olan Havlat Guest House bu sıcak konaklama mekânlarından  yalnızca bir tanesi. Parklar da kentin en güzel yerlerinden. Savaş sırasında çoğu tahrip olan parklar yapılmış durumda. Kentin merkezindeki en büyük park, cumhurbaşkanlığı konutunun hemen yanı başında. Şehir sakinlerinin boş zamanlarını nasıl geçirdiğini görmek istiyorsanız, Osmanlı İmparatorluğu zamanında mezarlık olarak kullanılmış bu yeşil alana gelin ve spor yapanlardan köpeklerini gezdirenlere, piknik yapanlardan kitap okuyanlara günlük yaşamın parçası olun.

Atina, Yunanistan

Global ekonomik krizin en çok etkilediği şehirlerden biri olan Atina, bir süredir uygun fiyatlarıyla daha fazla Türk turisti kendine çekmeyi başarıyor. Yeme içme için ödeyeceğiniz rakamların oldukça düşmesinin yanı sıra, her köşesi buram buram tarih kokan Atina’da birçok müzeye çok uygun fiyatlarla girebilirsiniz. Örneğin Akropolis’e girerken kullandığınız bileti, hem Rüzgar Kulesi’ne hem Zeus Tapınağı’na hem de Antik Agora’ya girişte kullanabilirsiniz. Şehrin son yıllarda canlanan Psiri ve Gazi mahalleleri de pek çok ilgi çekici nokta barındırıyor. Pisiri’de restore edilen alımlı tarihi binaları; sanatçı atölyeleri, küçük sanat galerileri, barlar ve rebetiko restoranları tutmuş. Gazi bölgesi ise Technopolis adlı bir kültür merkezine dönüştürülen tarihi gaz fabrikasıyla ilgiye değer. Şehrin bohem mahallesi Exarhia’daki öğrenci kafe ve barlarında ise Atina’nın harika frappe’lerinden, yani buzlu kahvelerinden yudumlayabilirsiniz. 

Palermo, (Sicilya) İtalya

Sicilya’nın güzel mi güzel kenti Palermo, seyahat listenizde mutlaka yer almalı. Kentte yapılacak şeyler tabii ki saymakla bitmez. Mutfaklarından lezzetli kokuların yükseldiği geleneksel Sicilya yemekleri sunan restoranlar, sokaklara atılmış masalarıyla sevimli kafeler, ayakkabılarınızın altı aşınıncaya kadar gezeceğiniz sürprizlerle dolu sokaklar... Kentin es geçilmemesi gereken bir diğer özelliği de açık hava pazarları. La Vucciria bunların en ünlüsü. Piazza San Domenico etrafındaki sokaklara kadar uzanan bu pazar, pazar günleri hariç her gün şafaktan gece 02:00’ye dek açık kalıyor. Taze deniz mahsulleri, otlar ve yerel ürünleri buradan alabilir ya da sadece kentlilerin gündelik yaşamını yakından görmek için pazara gidebilirsiniz. Sokak satıcılarının sattığı lezzetleri tatmak içinse bir diğer pazara, Mercato di Capo’ya yolunuzu düşürün. Ballaro ise hem kıyafet hem de yiyecek satılan bir pazar. Burada da sokak satıcılarından türlü lezzetler alıp hemen oracıkta yiyebilirsiniz. Antika düşkünleri, Piazza Peranni’de son derece ilgi çekici parçaların bulunabileceği antika pazarına uğramalı.

Berlin, Almanya

Paris ve Londra gibi Avrupa başkentleriyle kıyaslandığında, Alman başkentindeki fiyatların cazip olduğunu söylemek mümkün. Oteller arasındaki rekabetin gün geçtikçe daha da artmasıyla fiyatlar, bütçeleri çok da zorlamayan seviyelerde kalıyor, ki bu da birçok seyyahın işine geliyor. Beş yıldızlı oteller de bu kurala dahil. Yeme içme mekânları ve gece kulüpleri de bu rekabetten payını almış durumda. Berlin’e gitmişken şüphesiz gece kulüplerine uğramak gerek, ancak kentin ne kadar yeşil bir yüzü olduğunu ve havasının da bir başkente göre ne kadar temiz kaldığını fark edebilmek için parklarına da uğramadan geçmemek gerek. Bu parklardan biri “zevk bahçesi” anlamına gelen Lustgarten. Önemli müzelerin bir arada bulunduğu Müze Adası’nda yer alan park da kent sakinlerinin toplandığı yerlerden. Volkspark am Weinberg “üzüm bağlarındaki halk parkı” anlamına geliyor ve park, adını burada bir zamanlar var olan üzüm bağlarından alıyor. Göletin hemen yanı başında bir İsviçre restoranıyla birlikte çocuklar için oyun alanı ve futbol sahasıyla masa tenisinin bulunduğu bir spor kompleksi de mevcut. Berlin, tüm Almanya gibi bitpazarlarıyla da meşhur. Flomarkt Schöneberg’de kıyafetten elektronik ürünlere kadar farklı birçok parçayı bir arada bulabilirsiniz. Pazar yerinde bir de atıştırmalıkların satıldığı bir stand var. Boxhagener Platz’da pazar günleri kurulan bitpazarı ise kitaptan mobilyaya, ev eşyalarından aksesuarlara zengin bir seçkiye sahip. Pazarın hemen yakınındaki birçok restoran ve kafede son derece uygun fiyatlara lezzetli yiyecekler ve içecekler bulmak ve yorulan ayakları dinlendirmek mümkün.

Yeni Delhi, Hindistan

Hem büyük bir yoksulluğun hem de inanılmaz bir zenginliğin bir arada olduğu kentte, konaklama çok ucuz olmasa da kentteki bütün ilgi çekici etkinlikler ya son derece uygun fiyatlı ya da bedava. Özellikle de insan gücü işin içine girdiği zaman. Parklarda zaman geçirmek hoşunuza gidiyorsa kentin en yeşil noktalarından biri olan Lodi Garden’a mutlaka uğramalısınız. Üzerinde rengârenk tropik kuşların ötüştüğü ağaçlar, jogging veya yoga yapan kentliler, kimyon ve naneyle yapılan tuzlu limonata jal jeera satanlar, piknik yapan aileler ve makak maymunları burayı son derece renkli bir lokasyona dönüştürmüş. Örneğin şoförlü bir özel aracı, çok uygun fiyatlara kiralamak mümkün. Sokak satıcılarından yiyecek içecek almaktan çekinmiyorsanız, burada yeme içmeyi de çok ucuza getirebilirsiniz. Eski Delhi’de chaat papdi (patates, bezelye, yoğurt ve acı biberle doldurulup kızartılmış hamursuz ekmek) gibi sokak lezzetlerini deneyin. Şehrin önemli türbe ve dergâhlarından Nizamuddin Auliya’da günbatımında qawwalis (ilahiler) dinleyin. Kireçtaşından yapılmış gösterişli Red Fort’ta (Kızıl Kale), Mağribi ve İngiliz imparatorluklarının son günlerini hayal edin. Orta sınıf Delhi sakinlerinin yaptığı gibi, Khan Market’in kitapçılarını ve dükkânlarını gezip alışveriş yapın. Racaların zamanına ışınlanmak için gösterişli Imperial Hotel'in barında bir şeyler yudumlayın. Ve yeni yapılan Delhi metrosuna binin. Son derece ucuz, temiz, pratik olan metro, yukarıdaki dünyadan çok daha huzurlu ve şehri dolaşmanın en iyi yolu.

Talep Formu
Bizi Arayın